8 Eylül 2013 Pazar

AÖF Genel İşletme ders notları 1 (1-4 Ünite)


ÜNİTE 1 – İŞLETME KAVRAMI
İşletme Bilimi
İşletmelerin kuruluşu, finansmanı, üretim araçlarının sağlanması ve üretilen mal ve hizmetlerin pazarlanması, örgütlenip, yönetilmeleri ve parasal olayların izlenmesini inceleyen bilim dalıdır.
İşletme bilimi işlevleri; işletmeleri ilgilendiren iç ve dış olayların araştırılması, açıklanması, çözümlenmesi ve sistemleştirilmesinin yanısıra işletmelerin toplum yaşamındaki yerini belirlemektir.


Ekonomik Sistem
Bir ülkenin sahip olduğu kaynakların, gereksinme ve isteklerinin karşılanması amacıyla, vatandaşları arasında dağılımını temel alan kurallar bütünüdür.
Ekonomik sistemlerin bazılarında üretim faktörleri, özel kişi yada kuruluşlar tarafından yönetilir, diğerlerinde ise üretim faktörlerinin sahibi devlettir.
Planlı ekonomilerde, üretim faktörlerinin tümü veya büyük kısmı devlet denetimindedir. Üretim ve dağılım karaları devlet tarafından alınır.
Pazar ekonomilerinde ise, üretim ve kaynak dağılımı, arz-talep dengesine göre bireyler yani üretici ve tüketiciler tarafından şekillendirilir.
Uygulamada iki sistemin özelliklerini taşıyan karma pazar ekonomisi ülkelerin çoğunda görülen bir sistemdir.
Üretim Öğeleri
Üretim öğeleri, gereksinmelerin (ihtiyaçların) karşılanması amacıyla mal ve hizmet üretiminde yaralanılan, bir ülkenin sahip olduğu temel kaynaklardır.
  • Emek (İşgücü); Üretimi ortaya koyan insan kaynağında fiziksel ve düşünsel katkıları içerir. (Emek=İnsan=İşgücü)
  • Girişimci; Mal ve hizmet üretimi için risk alarak üretim öğelerini bir araya getiren kişidir. Temel amaç kâr elde etmektir.
  • Sermaye (kapital); Üretimde yararlanılan para ve parasal değeri olan her tür donanımdır. Paraya dönüştürülebilen bono, hisse senedi gibi değerli kağıtlar, işletmedeki makine, bina, araç-gereç vs.
  • Doğal kaynaklar; Doğadan elde edilebilen, doğrudan veya işlenerek kullanılan maddelerdir. Toprak, su, mineraller, ağaçlar vs.
  • Teknoloji; Mal ve hizmet üretimi için kullanılan yöntemlerdir. İnsanın üretim yeteneğini arttırmak, çalışmasını geliştirmek için bilginin üretilmesi ve uygulanmasıdır.
  • Gelişmiş bir teknoloji, daha yararlı ve yüksek nitelikli malların daha etkili yollarla üretimini sağlar.
Gereksinme (İhtiyaç) ve İstekler
Ekonomik yaşamın ve faaliyetlerin hareket noktasını insan gereksinmeleri ve istekleri oluşturur.
Hayatımızda temel ihtiyaçlarımızın karşılanması zorunlu olan yaşamsal önemi olan ihtiyaçlarımızdır. Yeme-içme, ısınma-barınma vs.
Temel ihtiyaçlarımızın yanı sıra kişinin mutluluğu, yaşama bağlılığını ve yaşam bilincini geliştirmesine yardımcı olan ihtiyaç ve istekleri de olabilir.
Ülkelerin ekonomik gelişme düzeyi, yeni teknoloji kullanımı, küreselleşme ve yeniliklerin uygulanma derecesi, ihtiyaçların ve isteklerin karşılanma biçimini belirleyici unsurlardır.
Talep
Talep; Satın alma gücü olan bireylerin ekonomik mal ve hizmet alma isteğidir.
Talepten söz edebilmemiz için olması gereken koşullar;
  • Mala karşı duyulan ihtiyaç (gereksinme) yada istek
  • Malın karşılığını ödeme isteği.
  • Karşılığı ödeyebilecek gelir düzeyi (ödeme gücü).
Talep karşısında işletmelerin, tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere mal ve hizmet sunumunda bulunmaları arz’dır. Talep ve arz, ihtiyaçların giderilmesi için, tüketici ve üreticilerin bir araya geldiği ekonomik bir davranıştır.
Mal ve Hizmetler
Mal: İnsan ihtiyaçlarını ve isteklerini gidermeye yarayan somut araçlardır. Kumaş, buzdolabı, ekmek, tezgah, masa.
İşletme biliminde mal, üretilmesi için çaba ve emek harcanan araçlar olarak kabul edilir.
Üretilmesi için çaba harcanıp harcanmaması açısından ele alındığında mallar ikiye ayrılır;
  1. Ekonomik Olmayan Mallar (Serbest Mallar): Üretimi için hiçbir çaba ya da örgütlenme gerektirmeyen ve doğada hazır bulunan malladır.
  2. Ekonomik Mallar: Üretimi için emek harcanan mallardır.

a) Gereksinmeleri giderme özellikleri yönünden ekonomik mallar
  • Tüketim malları: Gereksinimleri doğrudan doğruya giderebilen mallardır. Ekmek, ayakkabı, çamaşır makinesi, radyo, gibi.
  • Üretim malları(yatırım malları): Başka bir malın üretilmesi için kullanılan mallardır. Tüketim mallarını üretmek için kullanılan mallar olarak da tanımlanabilir. Hammaddeler, makineler, işletme binası ve işletme donanımı gibi.
Aynı mal, belirli koşullarda üretim malı olurken, başka koşullarda tüketim malı olabilir. Örnek olarak şeker ve un evlerde tüketim malı olarak kullanılırken, fabrikalarda üretim malı olarak kullanılabilmektedir.
b) Dayanıklılığı ya da kullanım süreleri yönünden ekonomik mallar
  • Dayanıklı mallar: Bir defalık kullanım sonucu değil, uzun süreli kullanımla yavaş yavaş yok edilen mal türleridir. Televizyon, buzdolabı gibi mallardır. Bu malların bozulma, kırılma gibi olağan durumların dışında modanın değişmesi ve teknolojinin gelişmesi ile süreleri kısalabilir.
  • Dayanıksız mallar: Bir defa ya da kısa süreli kullanım sonucunda tüketilip yok edilen mallardır.Gıda malları örnek olarak verilebilir.
Hizmet: İnsan ihtiyaçlarını karşılayan, ancak somut olmayan çeşitli araçlara denir.
Otel işletmeleri, otobüs işletmeleri, hastaneler hizmet üretirler. Bazı işletmelerde mal ve hizmet bir arada gerçekleştirilir; yazılı basın işletmelerinde iletişim hizmetinin okuyucuya ulaştırılması için bir mal olan gazete ve dergiler üretilir.
Tüketim ve Tüketici
Tüketim; İhtiyaçların giderilmesi ve isteklerin karşılanması amacıyla üretilen mal ve hizmetlerin kullanımıdır.
Tüketici; Gereksinme ve isteklerini karşılamak amacıyla mal ya da hizmetleri kullanan bireyler ya da örgütlerdir.
Son tüketici; Kişisel ya da aile gereksinmeleri nedeniyle bir mal ya da hizmeti alan birey ya da kuruluştur.
Endüstriyel tüketici; Üretim, yeniden satma ya da işletme kurma amacıyla satın almada bulunan bireyler ya da örgütlerdir.
Tüketim ve Üretim İlişkisi
Bireyin ekonomideki rolü iki yönlüdür.
1. Bireyin birinci yönü tüketici olmasıdır. Her birey tüketicidir. Herkes yaşamını sürdürebilmek için çeşitli düzeylerde mal ve hizmet tüketmek zorundadır. Bireylerin tüketimleri, toplumun genel yapısı, gelir düzeyi ve kişilerin konum ve tutumlarına göre şekillenir.
2. Bireyin ikinci yönü üreticiliktir. Kişilerin mal ve hizmet tüketebilmeleri için satın alma gücüne sahip olmaları gerekir. Bireylerin kendi istekleri doğrultusunda tüketim yapabilmelerinin koşulu çalışmak üretim sürecinde yer almaktır.
Başarı Ölçütleri
Etkenlik, işletmelerin başarısında temel bir göstergedir. Etkenlik verimliliğe göre kapsamlıdır.
1. Teknik etkenlik;
a) Faaliyetlerin belirlenen niceliksel standartlara ulaşabilme derecesi,
b) İşi en ucuz yoldan yerine getirmek yada belirli bir çıktı için en düşük girdiyi sağlamaktır
  1. Ekonomik etkenlik; İşletmelerin ellerinde bulunan kıt kaynakların en iyi biçimde kullanımına yöneliktir.
  2. İşletme biliminde etkenlik; Belirli bir girdi ile en yüksek çıktının elde edilmesi, belirli bir çıktı düzeyinin en düşük girdiyle sağlanabilmesidir.
Etkenlikle İlgili Kavramlar
Verimlilik (Prodüktivite): Üretimden elde edilen çıktıların fiziksel niceliklerinin üretimde harcanan girdilerinden fiziksel niceliklerine oranıdır.
Verimlilik = Çıktı (Üretilen mal ve hizmetler) / Girdi (İşgücü, Sermaye, Doğal Kaynaklar)
Ekonomiklik (Rasyonellik): Üretimin satış tutarının, üretimin maliyet tutarına oranıdır.
Karlılık (Rantabilite): Belirli bir zaman kesiti içinde, işletme faaliyetleri sonucunda elde olunan toplam net karın, o zaman kesitinde kullanılan kapitale oranıdır.
İşletme Kavramı
İşletme: insan gereksinimlerinin karşılanması için mal ve/veya hizmet üretiminin gerçekleştirildiği iktisadi birimdir.
Girişim ve Girişimci
Girişim: Başkalarının gereksinimlerini karşılamak üzere, pazarı olan ve pazarda fiyatı oluşan mal ve hizmeti ortaya koymak ve sahibine kar sağlamak amacını güden bir işletmedir.
Girişimcinin işlevleri;
  • Yeni ürünler ortaya çıkarmak yada bilinen ürünlerin niteliklerini değiştirmek.
  • Yeni üretim yöntemlerini geliştirip, uygulamak.
  • Yeni ve gelişmiş örgütlenmelere gitmek.
  • Yeni pazarlara açılmak.
  • Yeni girdi kaynakları bulmak.
  • Yönetim ve çalışanlar arasındaki ilişkileri arttırmak.
  • İşletme ile kamu ve devlet arasındaki ilişkileri geliştirmek.
Yönetici
Başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere mal ve hizmet üretimi için üretim faktörlerinin bir araya getirilmesini yöneten kişidir. Profesyonel yönetici ücret karşılığında bu işi yapar.
Yönetici ile girişimci arasındaki fark;
  • İşi başkaları için yapar.
  • Kâr ve zarardan doğrudan etkilenmemesi
  • Ancak yönetimi altındaki faaliyetlerin sonuçları yöneticinin başarısı yada başarısızlığını simgeler.
Özel Girişim
Özel girişim; Bireylerin, devlet müdahalesi olmaksızın kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda davrandığı sistemdir.
Sistemin 4 temel unsuru vardır.
  1. Özel mülkiyet hakkı; Bireylerin taşınır, taşınmaz değerleri satın alma, sahip olma, kullanma ve satma hakkı.
  2. Seçme özgürlüğü; Tüketici ve üreticilerin ekonomik kararlarındaki serbestliği ifade eder. Yasalara uygun olarak bireyler istediğini satın alır, işletmeler üretim yapar, istediği bireyi işe alır.
  3. Kâr elde etme; Kaynakların riske sokmak yatırıma girişenlerin faaliyetleri sonucunda oluşacak kâr üzerinde hakkı olduğu anlamını taşır.
  4. Serbest rekabet; İki veya daha fazla işletmenin aynı kaynaklara veya pazara (müşteri kitlesine) yönelmesi durumunda ortaya çıkar. Haksız rekabet yada rakipleri ortadan kaldırmaya yönelik eylemlere izin verilmez.
Ünite 2 – İşletmelerin Amaçları
İşletmelerin başarılı olmasında ve sağlıklı kararlar alınmasında temel koşul, neler yapılacağının bilinmesidir.
Amaçlar, işletmenin ulaşmak istediği durumları ifade eder.
İşletmelerde temel ve alt amaçları içerisinde temel amaç, karlılık veya topluma hizmettir.

1. Temel Amaçlar
  • Kar sağlama : işletmeler için temel amaç olarak ele alınırken, çeşitli değerlendirmelerde ölçüt olarak da kullanılır. Kar işletmenin gelişme ve büyüme göstergesidir. Kar üstü yönetim için başarı değerlendirme ölçütü, çalışanlar içinde bir özendirme ve teşvik aracıdır. İşletmenin ilk temel amacı her zaman kar sağlamaktır.
  • Topluma hizmet: işletmeler yaşadıkları toplumun birer ürünü olarak topluma katkıda bulunur, hizmet ederler. İşletmeler başlangıç amacı kar olan kuruluşlardır ancak belli sayıda kişiye çalışma olanağı sağlama yönünden toplumsal bir hizmet yapmaktadırlar.
2. Özel Amaçlar
a) Uzun dönemli büyüme: işletmeler uzun dönemde en yüksek kara ulaşmayı isterler. Bunun temelinde işletmelerin varlıklarını sürdürebilmesi, sürekli büyüme ve gelişmenin sağlanması yatar.
b) Tüketicilere nitelikli mal sunma: tüketicilere daha nitelikli mal sunması, verilen hizmeti en üst düzeye çıkarması, kar amacını olumlu yönde etkileyen bir çabadır.
c) Çalışanlara uygun ücret verme: çalışanlara daha iyi ücret ödemesi, işletmedeki çalışma koşullarını daha güvenli ve sağlıklı kılması, etkin ve verimli bir çalışmada önemli bir özendiricidir.
d) Toplumsal sorumluluk: özel kesim işletmelerinde de geçerlilik kazanmaya başlamıştır. Ve böylece işletmeler, çeşitli çıkar kümeleri arasında bir denge kurmaya zorunlu olurlar. İşletmenin kendilerine ilişkin toplumsal görüşleri ılımlı kılarak daha uzun süreli yaşama hedefleri belirlemesi amacını güder.
İşletmelerin İşlevleri
Yönetsel kuramın öncüsü henry fayol’a göre işletmelerde geçerli işlevler;
  • Yönetim faaliyetleri (planlama, örgütleme, yönetme, koordinasyon, denetim)
  • Teknik ya da üretim faaliyetleri
    • Ticari faaliyetler (satın alma, satış, pazarlama)
    • Finansal işlemler (gerekli fonların sağlanması ve yönetim)
    • Muhasebe işlemleri (envanter, gelir -gider hesapları)
    • Güvenlik faaliyetleri
İşletmeler amaçlarını belirledikten sonra bu amaçlarına ulaşabilmek için yapılması gereken işleri gruplandırırlar. İşletmelerde, işlevlerden hangilerinin uygulanacağı ya da hangileri için alt bölüm açılacağı; üst yönetimin yaklaşımı, üretim konusu, sektör özellikleri, işletmenin içinde bulunduğu özel koşullar, büyüklük gibi unsurların etkisi altında kararlaştırılır.
Genel olarak işletmelerin işlevleri;
  • Üretim
  • Dağıtım
  • Pazarlama
  • Finans
  • Satış
İşletmelerin çevre ilişkileri ve sorumlulukları
Her işletme çevresindeki kişi veya kurumlara karşı sorumludur, işletmelerin çevresini oluşturan gruplarla ilişkisi, onların beklentilerini karşılama ve faaliyetleri yoluyla onları etkileme biçiminde ortaya çıkar.
İşletmelerin çevre ilişkileri iç ve dış çevre olarak ayrılmıştır.
1. İşletmelerin iç çevresi
İşletmelerin iç ve çevresinde yer alan temel unsurlar;
  • Sermaye sahipleri: işletmenin özvarlığını sağlayan kişilerdir. Öncelikle beklentileri kar elde etmektir, işletmenin geleceğinin güvence altına alınması, pazar payının artırılması yatırımlara girişmek, güç sahibi olmak ya da prestij kazanmak, sermaye sahiplerinin beklentileri arasındadır.
  • Çalışanlar (yönetilenler)
  • Yönetim biçimi
  • Teknoloji
  • Örgüt kültürü

2. İşletmenin dış çevresi
  • Devletin uygulamaları ve yasalar: İşletmelerin ve çalışanların faaliyet ve haklarını düzenleyen her türlü yasa ve kuralları içerir.
  • Tüketiciler: işletmeler genel olarak tüketicilerin beklentilerine karşılık vermek zorundadır. Mal ve hizmetleri tüketicilerin tercih ettiği kalitede, zamanda, yerde ve onların ödeyebileceği fiyat üzerinden sunması pazarda pay elde edebilmesinin ve başarının ön koşuludur. İşletmelerin, toplumun yapısını, yaşam biçimini, gelenek ve inançlarını göz önünde bulundurup piyasa araştırması yaparak harekete geçmeleri gerekir.
  • Toplumsal çevre: işletmeyi kuşatan ve işletme ile doğrudan ya da dolaylı ilişkisi olan insanların demografik ve kültürel özellikleri toplumsal çevreyi belirler. Toplumun yeme, içme, eğlenme, barınma, çalışma, sağlık, iş ahlakı, çevrenin korunması gibi kavramlara ilişkin görüş ve davranışları toplumsal çevreyi belirler.
  • Rakipler: işletmelerin satış, pazarlama, rekabet üstünlüğü ve dağıtım gibi konularda rakiplerinden hem haberdar olması gerekir hem de daha iyi ve farklı olma çabası içinde bulunması gerekir.
  • Piyasa koşulları
  • Tedarikçiler: işletmelere üretim faaliyetleri için gerekli olan mal ve hizmetleri sağlayan kişi ve kuruluşlardır.
  • Fiziksel çevre (doğal kaynaklar): genel anlamda yer yüzündeki doğal kaynaklardır. Hava, su toprak ve iklim gibi.
  • Diğer işletmeler: işletmelere kredi veren bankalar ve finans kuruluşlarını ifade eder.
İşletmelerin Gruplandırılması
1. Üretilen Mal ve Hizmet Çeşidi Yönünden İşletmeler
a) Endüstri işletmeleri: üretim sürecinde, kullanılan girdileri fiziksel ya da kimyasal olarak değişikliği uğratarak yeni bir mala dönüştüren işletmelerdir. Örn : hammadde işleyen,uçak, araba, montaj yapan işletmeler, endüstriyel üretim yapmaktadır.
b) Ticaret işletmeleri: üretici işletmelerle tüketiciler arasında yer alan aracı kuruluşlardır. Aracılık denen malın özelliğine ve türüne göre, toptancı ve perakendeci işletmenin birçok çeşidi bulunur.
c) hizmet işletmeleri: hizmet üreten ve pazarlayan her boyuttaki işlemelerdir.
2. Üretim Araçlarının Mülkiyetine Göre İşletmeler
a) Özel kesim işletmeleri: üretim araçlarının mülkiyeti özel kişilerin elinde bulunan işletmelerdir. Belli amaçlar doğrultusunda, bir ya da çok sayıdaki kişinin çeşitli oranlarda sermayelerinin bir araya getirerek oluşturdukları kuruluşlardır.
b) Kamu kesimi işletmeleri: sermayesinin tümü ya da çoğunluğu devlete ya da kamu tüzel kişilerine ait olan işletmelerdir. Ayrıca özel sermaye sahipleri ile ortaklık kurarak karma tipte işletmelerde oluşturulabilir. Salt karada yönelebilirler.
c) Yabancı sermayeli işletmeler: Üretim araçlarının mülkiyeti başka ülke girişimcilerine ait olan şirketlerdir. Yerli sermaye ile ya da kamu kesimi ile ortaklık olabilir.
3. Hukuki Yapılarına Göre İşletmeler
Hukuk sistemimizde işletme biçimleri aşağıdaki gibi bölümlendirilebilir:
a) Özel İşletmelerin Hukuksal Biçimleri
a.1) kişi şirketleri
  • Tek kişi işletmesi
  • Adi şirket
  • Kollektif şirket
  • Adi komandit şirket
a.2) sermaye şirketleri
  • Anonim şirket
  • Limited şirket
  • Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket
  • Kooperatif şirket
  • Dernek ve tesislerin şirketleri
b) Kamu İşletmelerinin Hukuksal Biçimleri
b.1) Kamu iktisadi teşebbüsleri (kit)
  • İktisadi devlet teşekkülleri
  • Kamu iktisadi kuruluşları
b.2) Yerel yönetim işletmeleri
b.3) Katma bütçeli yönetimlerin işletmeleri
b.4) Döner sermayeli işletmeler
c) Yabancı sermayeli işletmeler
c.1) 6222 sayılı yasaya göre kurulanlar
c.2) Petrol yasasına göre kurulanlar
c.3) 1567 sayılı yasaya göre kurulanlar
c.4) Uluslararası anlaşmalarla kurulanlar
4. Ulusal Köklerine Göre İşletmeler
a) Ulusal işletmeler: ülke sınırları içinde kurulmuş, kapital ve yönetim açısından başka bir ülkeye bağlı olmayan işletmelerdir. Ülkemizdeki yerli işlemeler gibi.
b) Uluslararası işletmeler: kendi ülkesi dışında başka ülkelerde de faaliyette bulunan işletmelerdir. Kapital yatırım sınırlıdır ve yönetimleri çoğunlukla ana işletme yurttaşlarının elindedir. Bu işletmeler sanayi, ticaret, ulaştırma, pazarlama alanlarında yer alır.
c) Çokuluslu işletmeler (çuş): dünyayı tek bir pazar olarak gören işletmelerdir. Yüzyılımızda çuş’lar çok geniş alana yayılmışlar ve elde ettikleri gelir açısından birçok ülkenin ulusal gelirini aşar duruma gelmişlerdir.
İşletmeler arası Anlaşmalara Göre İşletmeler
İşletmeler, pazarlara daha çok egemen olma, tek başlarına gerçekleştiremeyecekleri işleri ortaklaşa gerçekleştirmek, daha yeterli olanaklara kavuşma ve sonuçta daha yüksek karlar sağlama amacıyla aralarında gizli ya da açık anlaşmalar yaparlar.
Bunlar; kartel, tröst, konsern, konsorsiyum, centilmen anlaşmaları, tam birleşme, holding
İşletmelerin bölümlendirilmesindeki
Diğer ölçütler
  • Büyüklük
  • Riske katlanma
  • Süreklilik
  • Yönetim biçimleri
  • Alıcıların türü

Ünite 3 – İşletmelerin Kuruluşu

Kuruluş Kararının Oluşumu

Bir işletmenin kurulması, belli bir alana belli bir yatırımın yapılması demektir. Yapılacak yatırımın verimliliği, karlılığı bu konudaki kararların tutarlılığına ve doğruluğuna bağlıdır.

Kuruluş Karar Süreci ve Aşamaları

1. Yatırım Düşüncesi

Bir işletme kurulmadan önce, en başta belli bir alanda, belli bir çapta üretim yapma düşüncesinin girişimcinin kafasında oluşması gerekir. Pazarda talebin artması, işletmenin büyüme eğilimi, maliyetleri düşürme çabası, yeni bir mala geçiş, teknolojik yenileme gibi etkenler sağlayabilir. Yatırım düşüncesi kuruluş kararında ki ilk aşamadır.

2. Yapılabilirlik (fizibilite) Araştırmaları

Kesin yatırım kararı alınmadan önce, üretim ve sermaye yatırımı ile ilgili olarak ekonomik, teknolojik ve finansal sorunlarla, kuruluş yeri sorunlarını çözmek için ayrıntılı ve kesin araştırmalara girişmeksizin – gerekli bütün bilgilerin sistemli bir şekilde elde edilmesine yapılabilirlik (fizibilite) araştırmaları denir. Araştırmada elde edilen bilgilerin bir metin içinde toplanmasına yapılabilirlik projesi denir.
Yapılabilirlik projesinde yapılan araştırmalar ;
a) Ekonomik araştırmalar: kurulacak işletmenin ekonomik açıdan verimli, karlı ve ussal (akılcı) olup olmadığının araştırılmasıdır. Üretilmesi planlanan mal veya hizmete ilişkin talep ve pazar payının kestirimi yapılır.
b) Teknik araştırmalar: işletmelerin seçecekleri teknolojinin belirlenmesi için, üretim süreci aşamalarının tanımlanması, üretim teknolojisinin seçimi ve yerleşimi bakım onarım olanaklarının araştırılması bu çalışmalar kapsamındadır.
c) Finansal araştırmalar: kurulacak işletmenin değişmez ve yatırım maliyetleri ile döner sermaye gereksinmesinin belirlenmesi, gelir ve gider kestirimi, finansman kaynaklarının ve işletme karlılığının saptanması gibi konular araştırılır.
d) Yasal araştırmalar: sermaye gereksinimini, mali sorumluluğu sınırlama, vergilendirmedeki farklılıklar, kredi sağlama olanakları, kuruluş giderleri araştırılır.
e) Örgütsel araştırmalar: iş analizi, iş bölümü ve uzmanlaşma, yetki ve sorumluluk dağılımı, çalışacak kişilerin belirlenmesi ve örgüt şemasının çıkarılması çalışmalarıdır.

3. Yapılabilirlik Projesi

Yapılabilirlik araştırmalarına dayanarak bir ön proje oluşturulur. Bu proje bir ön çalışma niteliğindedir ve yatırım düşüncesinin gerçekleştirilebilme olasılığını ortaya koymak için yapılır.

4. Değerlendirme ve Yatırım Kararı

Özel girişimcilerin ön projelerin değerlendirmesinde kullandıkları ana ölçüt girişimciliğin karlılığıdır. Giderlerden fazla bir gelir elde ediliyorsa, işletmeyi kurmanın karlı olduğu anlaşılır.
Girişimci yönünden kullanılabilecek başka değerlendirme ölçütleri de vardır. Bunlar, borç ödeme yeteneği, döviz etkisi, katma değer ölçütü, sermaye – hasıla oranı, sermaye yoğunluğu ve emek verimliliğidir.

5. Kesin proje

Proje kabul edildikten sonra, kesin proje biçimine dönüştürülür. Bu aşama, projenin somutlaştırılması ve ayrıntılarının belirlenmesini içerir.

6. Projenin uygulanması (yatırım)

Bu aşamada yatırım gerçekleşmektedir.
Projenin gerektirdiği her türlü somut çalışmalar bitirilmekte ve işletmeye geçiş aşaması için hazırlık yapılmaktadır. Arsa alınması yapım, donanım kurulması, makine ve araç gerecin satın alınması ve montaj çalışmaları yine bu aşamada gerçekleşir. Projenin planlanan süre içinde tamamlanması ve maliyetlerin hesaplanan düzeyde tutulması temel sorunlardır. Bu aşamada, çok büyük niceliklerde değişmez (sabit) maliyetlere katlanılması gerekir.

7. Üretime Geçiş

Yatırım aşaması bittikten sonra deneme üretimine geçilmesi son aşamada gerçekleşir. Bu üretim sırasında planlanan nitelik, incelik ve maliyetler yönünden malın uygunluğu denetlenir, arada farklar varsa bunların giderilmesine çalışılır. Böylece yatırım süreci tanımlanmış olur.

Kuruluş Yerinin Belirlenmesi

İşletmelerin kurularak yerleşeceği alanın seçimi, tüm işletmelerin çözmek zorunda oldukları bir sorundur. İşletmelerin kuruluş yeri, işletmelerin amaçlarına ulaşması için gerekli koşullan gerçekleştirecek biçimde olmalıdır. Kuruluş yerinin seçiminde herşeyden önce işletme giderlerinin en düşük ve işletme gelirlerinin en yüksek olduğu, yani en yüksek kar ya da en büyük yararın sağlandığı yer aranır. İşletmelerin, ilk kuruluşlarında seçecekleri yeri üç aşamalı olarak ele alabiliriz:
1. Aşama : belli bir ülkenin sınırları içindeki belli bir bölgeyi seçmek
2. Aşama : seçilen bu bölgenin içinde kalan belli bir noktayı saptamak
3. Aşama : bu noktadaki bir arsada işletmeyi oluşturup, işletme için gerekli üretim araçlarını sağlamak ve işletmenin iç yerleşim düzeni kurmak

Kuruluş Yeri Etkenleri

İşletmelerin üretim işletmesi olması ya da toptancılık, perakendecilik, bakım onarım gibi hizmet işletmesi olması göz önünde tutulacak etkenlerin değişmesine yol açmaktadır. Üretim işletmelerinin kuruluş yeri bölgesini seçerken değişik derecelerde etkili olan, ancak her kuruluşta ağırlıkları ölçüsünde değer verilmesi gereken etkenler şunlardır:
1. Hammadde
İşletmeler belli bir malın üretimi için çeşitli girdileri kullanmak zorundadır.
Üretim için kullanılan bir girdi üretilecek malın önemli bir bölümünü oluşturuyorsa hammadde, bu malın içine küçük ölçülerde doğrudan ya da dolaylı yolla katılarak malın oluşmasına katkıda bulunuyorsa yardımcı madde ya da malzeme adını alır. Hammaddelerin gerekli niteliklere sahip olması koşulu ile sürekli, güvenilir ve uygun fiyatlı, ulaştırma şebekelerine yakın olarak sağlanabileceği kuruluş yeri seçilir.
Hammaddeler çabuk bozulduğu için tarımsal ürünleri kullanan işletmeler bu ürünlerin yetiştirildiği bölgelerde kurulurlar.
2. Ulaştırma
İşletmenin kullanacağı girdilerin, istenen nicelik ve nitelikte, istenen zamanda ve yerde bulundurulması, ayrıca fiyatının ve ödeme koşullarının uygun olması ulaşım olanaklarıyla doğrudan bağlantılıdır. Bir kuruluşun bulunduğu yerin doğal yapısı ve oradaki yaşam koşulları, kuruluş yeri seçiminde önemlidir. Olumsuz ulaşım koşulları yüksek maliyetler ve rekabette zorlanma anlamına gelir.
Tarihe baktığımızda eski büyük kentlerin çoğunluğunun su yolları çevresine kurulmuş olduğunu görürüz. Nedeni su taşımacılığının büyük hacimli, küçük değerli yüklerin taşınmasında en ucuz yol olduğudur.
Taşımada temelde şu yollar kullanılır; demir yolu, karayolu, deniz yolu, hava yolu, boru hattı.
3. Pazara yakınlık
Nüfusun yoğun olduğu alanlar, birçok işletmeyi çekmektedir. Nedenlerinden birisi aracıların çok ucuz bir ulaşım gideriyle işletmeye ulaşma olanağı bulmalarıdır. Nüfusun büyümesi ve buna bağlı olarak pazarın büyümesi, buralardaki işletme sayısını artırır. (örnek: istanbul, izmir, bursa, adana vb.)
Taşınması zor ve pahalı ürünler üreten işletmeler için özellikle önem kazanır. Satış sonrası servis işlerini yürüten işletmeler de pazara yakın olmalıdır.

4. İş gücü
Mekanizasyon ve otomasyonla gerekli işgücü azaltılabilirse de tümüyle kaldırılamaz. İşletmeler için işgücü, yaşamsal önemde ve pahalı bir üretim elemanıdır. İşletmenin yerleşimi, beceri kazanmış, eğitimli ve işletme amaçlarına yönelik olarak çalışan işgücü sunumuna büyük ölçüde bağlıdır. İşgücünün becerisi, büyüklüğü, ücret düzeyleri, sendikalaşma derecesi ve çalışanların işe ilişkin tutumları kuruluş yeri seçiminde önem taşır. Yerinde bir kuruluş yeri kararı gerek duyduğu işgücünün birkaç katının bulunacağı bir bölgeye yönelik olur.
5. Enerji ve yakıt
Kömür ya da elektrik enerjisi sağlama olanakları, bunların maliyetleri ve enerjinin sürekliliği kuruluş yeri seçimi kararını etkiler. Kimi üretim dallarında çok etkili kullanılan enerji; çimento, şeker, kağıt ve demir-çelik üretiminde çok fazla kullanıldığı için yer seçimini etkileyen en önemli etken enerjiyi sağlamak ve bu enerjinin maliyetidir.
Değirmenler, bıçkı atölyeleri gibi enerji gereksinimi çok olan işletmeler ucuz ve kolay elektrik enerjisi elde edebilen akarsuların çevresinde kurulurlar. Aynı zamanda enerji, çimento, şeker ve kâğıt üretiminde de üst düzeyde kullanılmaktadır.
6. Su
Endüstride endüstriye değişiklik gösteren öğelerden birisidir. Önem derecesi değişmekle birlikte, her canlı gibi her işletmenin de suya gereksinmesi olduğu ve susuz yerde endüstri kurulamayacağı açıktır. Metalürji, kimya, kâğıt dokuma ve demir-çelik gibi endüstrilerde su çok fazla kullanılır.
7. Doğa koşulları
İklim, işletmede çalışanların sağlığını, çalışma yeteneğini ve üretkenliğini etkiler; ayrıca ısı derecesi, nemlilik derecesi, deprem, rüzgarın yönü ve bunların değişme derecesi ve çabukluğu da işletmelerin üretimlerini doğrudan etkiler.
8. Atıklar
Zararlı atıkları olan işletmeler yerleşim alanlarının dışında kurulmuş olsalar dahi zaman içerisinde çeşitli tepkilerle karşılaşırlar. İşletmeler nerede kurulursa kurulsunlar, atıklarla ilgili önlemleri zamanında almak zorundadırlar. Atıkların zararsız bir biçime dönüştürüldükten sonra atılmaları zorunluluğu vardır. Sağlıkla ilgili yasal düzenlemeler, belediyeler ve kent planları çeşitli endüstri dallarının nerelerde ve nasıl kurulacağına ilişkin kuralları koyarlar.
Iso 14.000 kuruluş belirlemede çevre yönetimi ve çevre politikasıdır.
9. Özendirme önlemleri
Devlet, işletmelerin belli yerlerde kurulmasını özendirmek ya da zorlaştırmak için çeşitli önlemler alır. Halkın çıkarlarını korumak, çevreyi korumak, endüstri ve ticareti belli yerlerde geliştirmek ya da sınırlamak bu önlemlerle olur.

Özendirme önlemleri iki ana bölümde ele alınabilir.
Birincisi; enerji, ulaştırma ve haberleştirme gibi altyapı yatırımları devletçe yapılır.
İkincisi; işletmelere yatırım indirimi, gümrük indirimi, özendirme kredisi, vergi iadesi gibi doğrudan önlemler uygulamaktadır.
10. Öbür etkenler
Sayılan etkenlerin dışında; belediyelerin ve diğer yerel yönetim kuruluşlarının vergi, resim ve harçları, kültürel koşullar, birçok sanayi dalının bir araya toplandığı bölgelerde kurulma, kuruluş yeri seçimini etkiler.
Ünite 4 – İşletmelerin Büyümesi
İşletmelerde Büyüme Kavramı
Birçok işletmede büyüme en temel amaçtır. Sürekli ve dengeli büyüyen işletmeler için dinamik işletme diyebiliriz. Büyüme işletmede çalışanlar için de önemlidir. Büyüme ile, çalışanlardan daha yüksek performans alınabilir ve daha verimli bir çalışma ortamı sağlanabilir.
Büyüme konusunda, üzerinde durulması gereken temel nokta, dengeli ve tutarlı bir büyüme sürecinin sağlanmasıdır.
Büyüme Nedenleri
İşletmeler çevrenin etkisiyle, finansman, pazarlama veya üretim faaliyetlerinden kaynaklanarak büyümeyi amaçlayabilir.
1. İşletmenin Büyüme Nedeninin Çevre Açısından İncelenmesi
a) İç Paydaşlar
  • Çalışanlar
  • Sendikalar
b) Dış Paydaşlar
  • Rakipler
  • Devlet
  • Tüketiciler
Büyüme, işletmenin çevre baskılarına karşı koyabilmesi kadar, çevreye uyma yeteneğini sağlar. Büyüyen işletmeler, rakiplerle daha kolay mücadele ederken, müşterilerine de kaliteli hizmet sunabilir.

2. İşletmenin Büyüme Nedeninin Finansal Açıdan İncelenmesi
a) Fonların kullanılmasında etkinlik sağlamak
b) Rekabette Finansal üstünlük sağlamak
c) Büyüme ile karı arttırma imkanı sağlamak
d) Kredi kurumlarında ve borsada prim sağlamak
İşletmelerin büyümesi ile finansal olanakların arttırması ve işletme çevresinde güç kazanması mümkün olur.
3. İşletmenin Büyüme Nedeninin Üretim Açısından İncelenmesi
a) Üretim hacminin arttırılması
b) Ar-Ge faaliyetlerine ağırlık verilmesi
c) Yan ürünlerin geliştirilmesi
d) Girdilerle büyük miktarlarda alışlar ile maliyet tasarrufu sağlamak
Büyüme ile üretimde, miktar ve kalite artarken, maliyetlerde düşmeler sağlanabilir.
4. İşletmenin Büyüme Nedeninin Pazarlama Açısından İncelenmesi
a) Pazarlama teknikleri daha verimli kullanılabilir
b) Ulusal ve uluslar arası pazarlara girme kolaylaşır
c) Pazar stratejileri geliştirilebilir
d) Satış giderlerinden tasarruf sağlanabilir
Büyüme ile, işletmenin faaliyet gösterdiği pazarlar, nitelik ve nicelik yönünden değişir. Araştırmaya daha fazla yatırım yaparak, pazardaki rakiplere karşı daha etkili stratejiler geliştirmek mümkündür.
Büyüme Biçimleri
Kârlılığı artırabilmek için düşük maliyet ve farklılaşma üzerinde durulur. Yeterli finansman kaynağı sağlandığında, işletmeler büyüme hedefine yönelirler. Ekonomi büyüdükçe işletmelerin büyüme sürecine girmesi kaçınılmazdır. Yöneticiler için büyüme, büyük zorluklarına karşılık, güç, şöhret ve statü kazanma için temel koşuldur. Büyüme biçiminin karşılaştırılmasında dikkate alınacak konular;
  • İşletmenin mevcut durumu,
  • İşletmenin faaliyet gösterdiği endüstri dalı,
  • Üretilen mallara karşı olan talebin trendi,
  • Rakip işletmelerin büyüme modelleri,
  • Ekonominin gidişi olarak sıralanabilir.
İşletmelerde büyüme iç ve dış büyüme biçiminde olabilir.
İç Büyüme
Mevcut faaliyetlerin genişletilmesi yoluyla gerçekleştirilir. Yeni finansman kaynaklarına ihtiyaç duyulur, büyümede borçlanma, oto finansman veya yeni sermaye bulma yöntemlerinden biri veya birkaçı uygulanır. Yeterli kaynak bulunduğunda işletme, üretim kapasitesini arttırarak pazar faaliyetlerini genişletebilir veya yeni pazar arayışına girilebilir.
İç büyüme, yatay veya dikey boyutta gerçekleştirilebilir.
a) Yatay Büyüme
Aynı üretim dalında, faaliyet boyutlarını genişletmesidir. Aynı konuda üretim yapan fabrika sayısının arttırılması, yatay büyümeye örnek verilebilir. Yatay büyümede, yaygın olarak uygulananlar, ürün farklılaştırması ve pazar farklılaştırmasıdır.
  • Ürün Farklılaştırması: Aynı ürünün değişik özelliklerle piyasaya sürülmesidir. Bu uygulama, kârı attırmanın bir yolu olarak görülür. Ürün kalitesinin değiştirilmesi; ambalajın renk yada malzeme olarak değiştirilmesi; dayanıklı tüketim mallarının dayanma süresinin arttırılması. İşletmeler ürün farklılaştırılması ile, marka imajını güçlendirmeyi amaçlar.
  • Pazar Farklılaştırması: İşletmenin, ürünlerini farklı pazarlarda yaygınlaştırılmasını ifade eder. Yeni pazarlara yönelmekle, ürünlere olan talepte ve satışlarda artış sağlanabilir. Bu şekilde, değişik bölgelerde, değişik tüketici gruplarına ulaşılarak, yatay büyüme gerçekleştirilir.
b) Dikey Büyüme
  • Geriye doğru dikey büyüme: İşletme, daha önce satın aldığı girdileri kendisi üretmeye başlar. İşletmenin geriye doğru büyümesi kendisine üstünlük sağlayacaksa, bu yola gitmesi uygun olabilir. Ancak bu büyüme şeklinin uygulanmasında bazı noktalara dikkat edilmelidir       
    • İşletmenin girdileri üretmek için yeterli kaynak ayırma imkanının olması,
    • Satıcıların yüksek kâr oranıyla çalışması,
    • Girdilerin zamanında ve uygun kalitede tedarik edilmemesi,
    • Satıcı işletmelerin az sayıda olması durumlarında, geriye doğru büyüme tercih edilir.
  • İleriye doğru dikey büyüme: İşletmenin ürettiği malların tüketicilere geçmesi sırasında gerçekleşir. İşletmenin ürettiği mallar için satış organizasyonu kurması, işletmenin, ürettiği ürünleri bayiler veya mağazalar yoluyla satması yerine satış mağazaları açması. Koşulları ise;       
    • Üretilen mallar için dağıtım sistemi kuracak kaynağı varsa,
    • Dağıtım kanallarında sıkışıklık ve bunun sonucunda gecikmeler söz konusuysa,
    • Pazarlama kanalı çok uzun ve yüksek fiyat artışı gerektiriyorsa,
    • İşletme çok teknik bir ürünü üretiyorsa,
    • Dağıtım kanallarındaki işletmeler uzmanlaşmamışsa,
    • İşletme büyüyen bir endüstri dalında çalışıyorsa, ileriye doğru dikey büyüme uygun olur.
Dış Büyüme
İşletmeler, kendi iç kaynakları yeterli olmadığı zaman, dış kaynaklardan yararlanma yoluna giderler. Dış büyüme genellikle birleşme şeklinde olur.
Nedenleri;
  • İşletmenin tek başına yapamayacağı işlerin, örnek olarak finansman gücünü aşan projelerin, gerçekleştirilmesi mümkün olur.
  • İşletmenin faaliyet gösterdiği endüstri dalında, teknoloji çok hızlı değişiyorsa veya teknoloji yoğun bir işletme ise, yeni teknolojilerin kazanılması kolaylaşır.
  • İşletme, dış büyüme ile, daha önce tek başına cevap veremediği paydaşlarına, hizmet eder duruma gelebilir.
  • Kredi ve ilâve finansman kaynakları bulmak kolaylaşır.
  • Piyasaya hâkim olmak ve rekabeti kendi koşullarına uydurmak kolaylaşır, ayrıca tekelci durumlar yaratılabilir.
  • Bir başka işletmeyi veya işletmeleri satın alarak büyüyen bir işletme; ürünlere, yeni üretim yöntemlerine, yeni fabrikalara ve yeni organizasyona sahip duruma gelir.
İşletme birleşmeleri, yönü açısından ele alındığında başlıca iki türden, dikey veya yatay birleşmeden söz edebiliriz.
a) Dikey Birleşme
Geriye doğru dikey birleşme; Satın alınan işletmenin çıktısı, satın alan işletmenin girdisini oluşturuyorsa, geriye doğru dikey birleşme söz konusudur.
Bu strateji; genellikle tedarikçilerin yüksek maliyetler getirmesi veya işletmenin girdi ihtiyacını zamanında karşılayamaması durumunda uygulanır.
İleriye doğru dikey birleşme; Dikey birleşme yapan işletmenin çıktısı, birleşme yapılan işletmenin girdisini oluşturuyorsa ileriye doğru dikey birleşme söz konusudur. (örnek; Franchising)
b) Yatay Birleşme
Birbirinin aynısı olan malları üreten ve pazarlayan işletmelerin birleşmesidir. Eğer büyüme, işletmenin, diğer bir işletmenin kontrolünü ele geçirmek ve sahip olmak için gerçekleştirilirse yatay birleşme sağlanmış olur.
İşletmede çalışan personelin daha verimli çalışması mümkün olur. Bunun yanında tüketiciye daha iyi hizmet sunmak, düşük maliyetle çalışmak, pazarı genişletmek mümkün olur.
Hukuki Ve Ekonomik Açıdan Birleşme Türleri
Karteller
Bu tür birleşmeler aynı konuda çalışan iki işletmenin birleşerek, tüketicinin aleyhine olarak kârlarını artırmaları için bir araya gelmeleridir. Kartele giren işletmeler genellikle üretim miktarı ve pazarlama konusunda anlaşma yaparlar. Kartele katılan işletmelerin maliyet yapılarının birbirine yakın olması ve pazarı etkileyecek kadar işletmenin kartele katılması gerekir.
  • Faaliyet Karteli: Kendi aralarında anlaşarak aynı fiyattan satış yapmasıdır.
  • Bölge Karteli: Kartele bağlı işletmelerin pazarı bölümlendirecek belli bölgelerde kartele bağlı işletmelerin mallarının satılmasıdır. Burada başarılı olabilmek için kartele bağlı işletmelerin kendi bölgeleri dışında mal satmamaları gerekir.
  • Miktar Karteli: Bu kartelde, üretim sınırlandırmasına gidilerek fiyatın belli seviyenin altına düşmemesi sağlanır.
Konsernler
Bu çeşit birleşme, tipik bir tekelleşme yaratır. Konsern anlaşmaları tröste benzer. En önemli fark, tröstlerde amaç rekabeti önleyerek kârı arttırmak olduğu halde, konsernde maliyet düşürmektir.
Konserne katılan işletmeler, dikey büyüme halinde birbirlerini tamamlarlar. Bu çeşit birleşmeler birçok ülkede tüketicilerin zarar görmesi nedeniyle yasaklanmıştır.
Holdingler
İşletmelerin bağımsızlıklarını kaybetmesi söz konusu değildir. Bu tür birleşmede oy çokluğu amaçlanmaktadır. Burada rekabeti ortadan kaldırmak yerine, tam anlamıyla büyüme gerçekleştirilir. Burada önemli olan nokta, belirli bir konuda çalışan işletmelerin birleşmesi değil, değişik konularda çalışan işletmelerin birleşmesidir. Ana şirket, bağlı şirketlerin hisse senetlerini ele geçirerek, bu şirketlerin yönetiminde söz sahibi olur.
Tröstler
Amaç, büyüyerek pazarın daha geniş bir bölümünü ele geçirmektir. Tröste dahil olan işletmeler hem hukuki, hem de iktisadi bağımsızlıklarını kaybederler. Tröstlerin en çok görülen çeşidi yatırım tröstleridir. Yatırım tröstleri daha çok sermaye piyasalarının geliştiği ülkelerde görülür. Burada amaç, sermaye kaynaklarını birleştirerek büyümeyi sağlamaktır. Yatırım tröstlerinde, ulusal veya uluslararası alanda en çok kâr getireceği düşünülen işletmelerin hisse senetleri alınır.
Diğer bir tröst çeşidi, oylama tröstüdür. Oylama tröstleri, aynı konuda çalışan işletmelerin hisse senetlerini satın alarak, oy haklarını birleştirme amacını güderler. Oy hakkını ele geçiren ana işletme, diğer işletmeleri yönetme hakkını elde etmiş olur.
Tam Birleşme
İki veya daha fazla işletmenin tek bir işletme haline gelmesidir. Tam birleşme ile, reklâm, Ar-Ge ve genel yönetim giderlerinde tasarruf sağlanır, piyasada önemli bir güç oluşturulur ve daha büyük finansal olanak sağlanır.
Satın alma Yoluyla Birleşme
Büyüme için önemli yollardan biri olan satın alma, farklı büyüklükteki işletmelerin, aralarında gerçekleştirdiği birleşmedir.
Satın alma yoluyla büyümenin, temelde kâr artışı sağlaması yanında, hedefe ulaşarak da bazı yararlar sağladığı bir gerçektir. Bu yararlar;
  • Rakiplerle daha iyi mücadele etmek,
  • Sinerjiden doğacak verimliliği yönetmek,
  • Gelirleri artırmak,
  • Yönetimde eksik kalan noktaları, satın alınan işletme yoluyla tamamlamak,
  • Ürün çeşitlemesine gitmek,
  • Büyümeyi daha kolay sağlamaktır.
Diğer Birleşme Türleri
Bazı durumlarda başvurulan bu birleşmelerden bazılarını sıralayalım:
  • Konsorsiyum
  • Centilmenlik anlaşması
  • Konsolidasyon
  • Stratejik birlikler
  • Joint Venture
İşletmelerde Küçülme
İşletmelerde büyümenin önemi üzerinde durulması ve işletmenin temel amaçlarından biri olması 1980′li yıllara kadar sürmüştür.
  • Büyük örgütler daha iyi örgütlenir.
  • Sonu olmayan büyüme, örgütsel gelişim içerisinde doğal ve arzulanan bir süreçtir.
Büyüme, örgütsel yaşamın gereği olarak düşünülmüş ve büyüme dışındaki herhangi bir seçenek, normdan sapma veya zayıflık göstergesi olarak görülmüştür.
Ancak son yıllarda artan rekabet koşullarında esneklik kazanabilmek için, büyüme yerine küçülme, gerekli bir faaliyet olarak düşünülmeye başladı. Mükemmeli aramanın yedi ilkesinden biri olan “bildiğin en iyi işi yap” ilkesine göre, aşırı büyümenin yarar getirmeyeceği, işletme yöneticileri tarafından görülmeye başlandı.
Büyüme bir bakıma hantallaşma, diğer bir deyişle dinazorlaşma olduğundan, gereksiz büyüme yerine küçülme bazı üstünlükler sağlar. Bu üstünlükler büyümenin yerini alacak nitelikte olmayıp, onları tamamlayıcı bir özellik göstermektedir.
  • Küçük de büyük kadar iyidir.
  • Küçülme de büyüme gibi örgütsel gelişmenin doğal, bazen arzu edilebilir bir aşaması olabilir.
  • Örgütsel karmaşa ve tutarsızlık da uyum ve tutarlılık kadar örgütsel etkinliğin bir göstergesi olabilir. Başarılı olan işletmeler küçük, çevik, dengeli bir biçimde büyüklüğünü dengeleyen, maliyet yapısını bilinçli bir şekilde gözden geçirenlerdir.

Küçülme ile işletmeler bazı beklentiler içine girerler. Bu beklentiler; giderlerin azalması, bürokrasinin azalması, hızlı karar alma, iletişimde açıklık, girişimciliğin gelişmesi, verimlilikte artış olarak sıralanabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder