31 Ağustos 2013 Cumartesi

Sağlıklı yaşam için spor yapmak

Toplu ulaşım taşıtlarını kullanmamızın yanında, özel araçlarımızı kullanmamız nedeniyle en kısa mesafelere bile araç kullanıyoruz. Masa başlarında çalışıyoruz. Katlara çıkarken asansör kullanıyoruz. İletişimlerimizi telefonla yapıyoruz. Bilgisayar başından kalkmıyoruz. kahvehanelerde, cafelerde oturuyoruz. Kısacası hareketsiz bir yaşamımız var. Bu durum başta kalp, tansiyon ve diyabet rahatsızlıklarını da beraberinde getirecektir. Yaşımıza göre yürüyüş yapmak, koşmak, yüzmek, egzersizler yapmak, bisiklet sürmek, aerobik yapmak gibi sportif etkinliklerde bulunmamız gerekir. Spor yapmaya başlamadan önce bir doktora görünmek ve onun talimatlarına göre hareket etmek gerekir. Yapacağımız bu sporlar bizleri hem saydığımız hastalıklardan korurken, hemde aldığımız kalorileri de yakmamızı sağlayacak fazla kilolardan bizleri kurtaracaktır. yarın demeden bir an önce spora başlamamız en azından haftada 3-4 gün yarım saat de olsa yürüyüş yapmamız ilerleyen yıllar için bizlere faydası olacaktır. Çalışan demir pas tutmaz misali spor yaparak vücudumuzu dinç tutar ve direncimizi artırırız.

Çevre ve şehirçilik

Şehirlerimiz hızla betonlaşıyor. Kaçak ve kontrolsüz yapılaşma hızla şehirlere hakim oluyor. sahiller ve ormanlarımız talan ediliyor. Estetik ve mimariden yoksun yapılar çoğalıyor. Deprem tehlikesi hiç dikkate alınmadan inşaatlar yapılıyor. Şehirlerimiz hedefsiz.

Galatasaray Gruptan çıkacak

Şampiyonlar liginde R.Madrid, Juventus ve Kopenhang ile birlikte mücadele edecek olan temsilcimiz Galatasaray'ın bu gruptan ilk ikiye girerek çıkacağına en az yarı final oynayacağına inanıyorum. Galatasaray'ın oturmuş bir kadrosu ve uluslararası tecrübesi fazla olan futbolcuları ve deneyimli bir teknik adamı var. Bu artılar ve bir maraton takımı olan Galatasaray bu artıları ile başarılı olacaktır. Muhteşem seyircisi ise iç saha maçlarında ayrı bir avantajı olacaktır.

BAFRA CAZİBE MERKEZİ OLMA YOLUNDA




BAFRA CAZİBE MERKEZİ OLMA YOLUNDA

Endüstriyel yoğurdu hayatınızdan mutlaka çıkarın.


Yoğurdu hayatınızdan çıkarın!
Çünkü...

Fenerbahçe ve Beşiktaş Kupaları geri vermeli mi?

3 Temmuz 2011 tarihinde Türk Futboluna bomba gibi düşen şike konusu 2 büyük kulübümüzün Türkiye'de ve uluslararası alanda imajını mutlak olarak düşürdü. Bu süreçte son olarak CAS'ın verdiği karar kulüplerimizin imajlarına verdiği büyük zarar yanında ciddi ekonomik kayıplarda yaşamasına neden oldu. TFF ayrı bir yol izlerken UEFA af etmedi. ortada bu iki takımımızın kazandığı Süper lig şampiyonluk kupası ile Türkiye kupası bulunuyor. Soru bu iki kupa Trabzonspor ve İstanbul Büyükşehir Belediyespora verilecek mi? Verilmeli mi? TFF vermekten yana değil. Şimdi Mahkemelerin kararları Yargıtay tarafından onanır ve tüm yargı süreçleri tamamlandığında değişen bir durum olmazsa TFF acaba kupaları verecek mi?

Sizlerin bu konuda görüşleri nelerdir. Paylaşırmısınız? Sizce UEFA ve CAS adil davrandı mı?

Hayat Düz bir çizgi değil

Hayat düz bir çizgi değildir. hayatın inişleri ve yokuşları vardır. Her iki durumda da ayaklarımız yere sağlam basmalıdır. Her iki durumda da umutlarımız ve hedeflerimiz devam etmelidir.

Gönülde ki sevgi


Kadınlardaki stresin en yaygın nedeni

Oxford Üniversitesi'nden Prof. Daniel Freeman ulusal çapta ilk sistematik ruhsal sağlık araştırmasının psikolojik bozuklukların kadınlarda yüzde 20-40 gibi erkeklerden daha yaygın olduğunun saptandığını söyledi.

Stresin en iyi ilacı: Siyah çay

Bilim adamlarının son yaptığı araştırmaya göre siyah çay, vücuttaki stres hormonları seviyesinde doğrudan etki yapıyor.

Siyah noktalardan kurtulmanın kolay yolları

Pek çok kadının ortak sorunlarından biri de siyah noktalar. Özellikle yağlı ve geniş gözenekli ciltlerde oluşan siyah noktaların ana sebebi, beslenme ve gün boyunca cildimizde biriken kir, yağ hatta makyaj. Sivilce ise siyah noktanın bir ileri evresi, bu yüzden sivilceye dönüşmeden önce siyah noktalar kurtulmak gerekiyor. İşte size yardımcı olacak siyah nokta temizleme tavsiyeleri:-Siyah noktaları temizleyebilmek için öncelikle gözenekleri açmamız gerekiyor. Bunun için en iyi yol buhar banyosu. Başınızın üstüne bir çarşaf veya havlu örterek geniş bir kapa koyduğunuz sıcak suyun buharına yüzünüzü tutun. 5-10 dakika bekledikten sonra siyah noktalarınız daha kolay temizlenecektir.-Siyah noktalarınızı temizlemek için sıkmak kesinlikle doğru bir yöntem değil. Bunun yerine iğnesinin çıkarttığınız şırıngayla siyah noktaların üzerine hafifçe bastırarak onları çıkartmayı deneyebilirsiniz. -Şırıngayla çıkaramadığınız siyah noktalarla sakın inatlaşmayın. Bu yüzünüzle leke, iz bırakabilir. Kalan siyah noktalar için çözüm ise peeling. Evde yapabilceğiniz peeling tarifi Bir çay kaşığı Türk kahvesi, bir çay kaşığı toz şeker ve biraz da balı karıştırarak elde ettiğiniz karışımı ovalayarak yüzünüze sürün. Yuvarlak ve yumuşak hareketlerle uygulayın. Sert davranmak veya bastırmak cildinizi tahriş edip kızarmasına yol açabilir. Türk kahvesinin canlandırıcı etkisi, balın ise nemlendirici etkisi cildinize iyi gelirken toz şeker ölü derileri temizlemeye yarayacak. Peelingleri haftada 2 defadan fazla uygulamamak gerekiyor.-Peelingten sonra yine evde yapabilceğiniz pek çok maske tarifi mevcut. İşte onlardan birkaçı:Sıcak bal maskesi: 2 yemek kaşığı balı hafifçe ısıtın ve içine 2 yemek kaşığı buğday tohumu ekleyerek iyice karıştırın. Yüzünüze sürün ve gerekli gördüğünüz bölgeleri 3-4 dk boyunca yavaşça ovalayın. Ovduktan sonra 15-20 dk bekleyin ve ılık suyla yıkayın.Yulaflı maske: 1 çorba kaşığı yulaf ununu suda pişirin. Koyu bulamaç halini aldıktan sonra içine 1 tatlı kaşığı badem unu katın ve bu karışımla yüzünüzü ovun. 15 dakika bekledikten sonra ılık suyla yıkayın.Limonlu maske: Bir kaba 1 yumurta akı ve yarım limon suyu ekleyerek karıştırın. Ardından kısık ateşte ısıtın. Karışım katılaştıktan sonra soğutun ve yüzünüze uygulayın. 15 dakika bekledikten sonra ılık suyla yıkayın.-Bu aşamadan sonra gözenekleri açık bırakmamak için toniklemek gerekiyor. Tabi yine evinizde zaten olan doğal tonikler de var; yeşil çay, elma sirkesi, maden suyu veya gül suyu.-Temizlenen siyah noktaların tekrarlamaması için mutlaka bir temizleme jeli ile sabah akşam yüzünüzü yıkayın. -Bu uygulamaları hafta 1 veya 2 kez uygulayabilirsiniz.-Siyah noktalarınızdan arındığınıza inanıyorsanız gözeneklerinizi sıkılaştırmak için aşağıdaki maskeleri uygulayın: Gözenekleri temizleyip sıkılaştıran maske: 1 çorba kaşığı balı, 1 yumurta, 1 tatlı kaşığı ufalanarak kurutulmuş papatya ve 1 tatlı kaşığı ince kıyılmış taze nane ile karıştırarak yüzünüze ve ensenize sürün. 10-15 dk bekledikten sonra ılık su ile durulayın. Geniş gözenekleri sıkılaştırıcı maske: Püre haline getirilmiş ya da dilimlenmiş domatesleri yüzünüze sürün. Kuruduktan sonra soğuk su ile cildinizi durulayın. Gözenekler için derin bakım ve temizlik: 100 lt kaynamış suya yarım limonun suyu ve kabuklarını, ardından 1 avuç dolusu bitki (biberiye, kekik, nane, mercanköşk, fesleğen, karanfil, maydanoz, kimyon, anason ya da rezene, papatya, lavanta ya da mürver çiçeği. (not: evinizde hangileri varsa) ekleyin. Sonra kabı masanın üzerine koyun ve saçınızı şeffaf bone ya da havlu ile kapatın. 25 cm\'lik mesafeyle yüzünüzü 15 dk boyunca kaynamış suya tutun. Ardından soğuk su ile yüzünüzü durulayın.

Hamilelikte sigara içmenin bebeğe zararları

Sigaranın içerdiği zift, nikotin, karbon monoksit ve diğer zehirli birçok madde üst solunum yollarına, buradan bronşlara ve kana geçer, böylece de solunum sistemi, kalp ve damarlar olmak üzere vücudun tüm organ sistemlerine zarar verir.Hamilelik esnasında göbek kordonu yoluyla anne bebek kanı alışveriş halindedir. Annenin sigara ile aldığı tüm zehirli maddeler bu alışverişte bebeğe direkt geçer. NİKOTİN kuvvetli bir damar büzücü ajandır. Rahme giden kan akımını azaltır. KARBON MONOKSİT hücrelere zarar vererek gelişme geriliğine neden olabilir, ayrıca kanın oksijen taşıma yeteneğini azaltır. Anne kanında oksijen azalınca bebeğe giden oksijen miktarı ve diğer besin maddeleri de azalacaktır. Sigaranın bebek üzerindeki bu olumsuz etkilerini 10 başlıkta toplarsak: 1- Erken doğum eylemine neden olur. Zamanında gebelik haftası 38 - 40 hafta olarak kabul edilir. 38 haftadan çok daha önce doğumun gerçekleşmesine neden olur. 2- Erken membran rüptürü: Doğum eylemi esnasında açılması gereken su kesesinin olması gereken zamandan çok önce açılması, bebeğin gelişimini tamamlamadan doğum yoluna girmesine neden olur.3- İntrauterin gelişme geriliği: Sigara bebeğe giden kandaki oksijen ve besin maddelerinde azalmaya neden olarak, anne karnında bebeğin gelişiminin geri kalmasına neden olmasıdır. 4 - İntrauerin exitus: Bebeğin anne rahminde ani ölmesidir. 5- Preaklampsi: Tansiyon yükselmesi, idrarda protein çıkması, vücutta aşırı ödem, görme bulanıklığı ile giden gebelik zehirlenmesi tablosudur. Anne ve bebek hayatı için risk söz konusudur. 6- Hipertansiyon: Nikotinin damar büzücü, daraltıcı etkisi ile gebedeki tansiyon yükselmesidir. Bu durumda bebeğin beslenmesi üzerine olumsuz etki yapacaktır. 7- Dekolman Plasenta: Plasentanın erken ayrılmasıdır. Normal şartlarda doğum eylemi esnasında bebeğin doğumunu takiben plasenta ayrılır. Dekolman plasentada ise bebek anne rahminde iken plasentanın zamansız ayrılması ve tehlikeli boyutlarda kanamanın olmasıdır. 8- Respiratuar Distres sendromu: Doğum sonrası bebeğin solunum sıkıntısı olmasıdır. Prematür dediğimiz erken doğan bebeklerde akciğerlerin gelişmemesi sonucu ölümcül olabilen solunum sıkıntısı sigara içilen gebeliklerde daha sık gözlenmektedir. 9- Süt miktarının azalması: Lohusalık döneminde süt miktarının azalmasına neden olmaktadır. 10- Yine lohusalık döneminde sütün C vitamini seviyesinde ve besleyici etkisinin azalmasında rol oynamaktadır.

Doktor Oğuz : Dar Kıyafetler reflüye neden olur.

KBB Uzmanı Prof. Dr. Haldun Oğuz, reflüden korunmak için karınınızı sıkan dar kıyafetler giyilmemesi gerektiği söyledi.Oğuz yaptığı açıklamada, mide içerisinde asitli sıvının geriye yani yemek borusu ve daha yukarısında yer alan boğaz, gırtlak bölgesine geri kaçışına "boğaz reflüsü" adı verildiğini kaydederken, reflüye bağlı oluşan şikayetlerin ya asidin doğrudan etkisine, ya da boğaz çevresindeki dokuların aside verdiği cevaba bağlı olduğunu ifade etti.Oğuz, en sık görülen şikayetlerin boğazda takılma bir şey varmış, yutamıyormuş gibi olma hissi, ses kısıklığı, yutma sırasında ağrı, boğazda yanma, ağza acı su gelmesi, göğüs ortasında ağrı, yemek yedikten sonra öksürük olarak açıklandığını vurgulayarak, "Bunların yanı sıra sık boğaz temizleme, hazımsızlık hissi de olabiliyor" dedi.Oğuz, reflüden korunmada etkili olabilecek ana yöntemleri ise şöyle sıraladı:"Kilo almamak, optimum kiloyu korumak, karın bölgesini aşırı sıkan kıyafetlerden kaçınmak, yemeklerden hemen sonra yatmaktan kaçınmak, yemeklerden hemen sonra egzersiz yapmamak, eğilip kalkmamak, stresten kaçınma ile ilgili önlemler almak, aspirin gibi mideyi irrite edici ilaçları dikkatli ve doğru dozda kullanmak, karın solunumunu öğrenmek ve gün içerisinde uygulamak. Bunların dışında ise gece uyumadan yaklaşık 3 saat öncesinde su dışında hiçbir şey tüketmemek, yağlı, asitli, alkollü, domates soslu yiyeceklerin tüketimini sınırlamak reflüyü önler."Reflü şikayetlerinin birçok başka hastalık tarafından da oluşturulabildiğini söyleyen Oğuz, reflü şikayetleri olan hastanın bir kulak burun boğaz hekimi tarafından muayene edilmesi gerektiğine dikkat çekti.Oğuz, hastalık tanısı koyulduktan ve diğer hastalıklarla ayırıcı tanısı yapıldıktan sonra tedavi yönteminin belirlendiğini ifade ederken, ilaç tedavileri ve ilaca dirençli nadir olguların ise cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilindiğini sözlerine ekledi.

Hepimizin bir yanı eksiktir


Erdemli insanların bazı özellikleri


Petit beurre pastası

Misafirlerinize petit beurre pastası ikram edin...

Petit beurre pastası malzemeleri

400 gr petit beurre bisküvi,250 ml kahve
Kreması için
500 ml süt,60 gr mısır nişastası,180 gr toz şeker,50 gr tereyağı,4 yumurta,1 paket vanilya,Tuz
üzeri için
2 yemek kaşığı pudra şeker,350 ml krema,Kakao

Petit beurre pastası hazırlanışı

Yumurtaların akları ile sarılarını ayırın. Akları 1 tutam tuz ile katılaşıncaya kadar çırpın ve buzdolabında bekletin. Yumurta sarıları, mısır nişastası ve 150 ml sütü bir kasede iyice çırpın. Kalan sütü bir tencereye alıp vanilya, şeker ekleyin ve orta ateşte ısıtın. Yumurta sarısı karışımını ince ince ekleyip hızlıca karıştırın ve kıvam alıncaya kadar pişirin. Ocaktan alıp tereyağı ve yumurta akını ekleyerek karıştırın. Tekrar ocağa yerleştirip 2 dakika daha karıştırarak pişirin. isküvileri kahveye batırıp kare bir kalıbın tabanına tek kat dizin. Kremanın 1/3 ünü bisküvilerin üzerine yayın. üzerine tekrar kahveye batırılmış bisküvileri dizip kremanın yarısını ekleyin. İşlemi bir kez daha tekrarlayın. En üste ıslatılmış bisküvi dizin. Kremayı pudra şeker ile koyulaşıncaya kadar çırpın ve bisküvinin üzerine yayın. Buzdolabında 1 saat soğutun. En üste kakao serpiştirip süsleyerek servis yapın.

Boyun fıtığı hakkında bilinmesi gerekenler

Boyun ağrıları, boyun omurgasını oluşturan ve "omur" ismi verilen kemiklerin, eklemlerin, omurların arasında yer alan disklerin ve omurga çevresindeki kas ile bağların bozulması sonucu gelişiyor.

Bel Fıtığı hakında yanlış bildiklerimiz neler ?

Bel fıtığı ağır kaldıranlarda olur.

PARKS AND RECREATION AREAS WITHIN THE CENTER OF BAFRA



PARKS AND RECREATION AREAS WITHIN THE CENTER OF BAFRA

ARA ÖĞÜNLER OBEZİTE HABERCİSİ



Beslenme uzmanları her fırsatta sağlıklı bir yaşam ve kilo vermek için ara öğünlerin asla atlanmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Bunun nedeni ise ara öğünlerde amaç kan şekerini dengede tutmak ve gerektiği kadar insülin salgılanmasını sağlamak.

LOCAL ART IN BAFRA



LOCAL ART IN BAFRA

BAFRA’NIN MAHALLİ SANATLARI



BAFRA’NIN MAHALLİ SANATLARI


HISTORICAL PLACES AND NATURAL BEAUTIES OF BAFRA



HISTORICAL PLACES AND NATURAL BEAUTIES OF BAFRA

BAFRA’NIN TARİHİ VE DOĞAL GÜZELLİKLERİ




BAFRA’NIN TARİHİ VE DOĞAL GÜZELLİKLERİ

İKİZ TEPE RUINS



İKİZ TEPE RUINS
GEOGRAPHICAL POSITION

KIZILIRMAK DELTA AND BIRDS’ PARADISE



KIZILIRMAK DELTA AND BIRDS’ PARADISE
Kızılırmak Delta is the biggest wetland area at the Black Sea coast of Turkey, which has protected its natural characteristic to some point. It’s also one of the biggest deltas of Turkey which is composed of alluvions carried by the Kızılırmak river. The region, called as Kızılırmak Delta, is located within Samsun in the administrative sense, also in Bafra -where Kızılırmak flows into the sea- in the geographical sense and on the northern side of Samsun-Sinop road which lies in between 19 Mayıs and Alacam towns. Delta rises in steps from sea upto the south. At the back side of the delta, there exist 600-800 meter high platos which lie through Kızılırmak and which compose the first line of Kuzey Anadolu Mountains. At the further back, there are mountains that are 1.000-1.500 meters high. Delta had geologically been formed in a very short time like one-two thousand years.
The overall area of Kızılırmak Delta is about 56.000 hectares. There are wetland areas running paralel along the coastline at both sides of the delta. Delta is composed of two fields. In the first one, which is around 13400 hectares and is found in the eastern part, there are 6 lakes (Liman Balık, Uzun, Cernek, Gıcı and Tatlı) and in the second one which is around 2710 hectares and found in the western side, there areKarabogaz Lake and Mulk Lake. In the delta, there exist many different habitats with different echologic characters such as halophytes, rivers, reed fields, wet grass, pasturages, forests with broadleaf tress, coastal dunes, dune grasses, agricultural fields and settlement fields. The delta is also a rich source of nutritional products and offers a moderate weather condition which all together create a unique biological diversity. Kızılırmak Delta is also one of the most productive natural sides of Turkey where micro and macro fauna reache a very high production level. 
It has been determined that in Kızılırmak Delta, there are approximately 316 plantal taxons which are composed of 228 sub-taxons connected with 74 families. Most of these taxons are widely distributed and include elements from European-Siberian floristic region. In this area, only about 50% of the families known in Turkey do exist. However, the distribution of species are not balanced even though the number of families are high. 
In the lakes, Potamogeton species; at the lake coasts Phragmites and Typha species lay whereas the quags are covered with reeds, sedgies and bullrushes (Scirpus lacustris). One can also observe floras which look like maquis and are composed of heathes and small woodlands. The Geleriç Forest, situated on the east of Uzungöl, is all covered with white alders (alnus) and ash trees and is one of the unique mountains of our country thanks to this characteristic. In the delta, Cyperaceae and Juncaceae families, which are mostly grown in wet areas, show a great diversity with 24 taxons. All these findings show how rich the delta is in terms of bio-diversity and bio-reserves. 
As a result of the ongoing studies, there have been 323 bird species determined in Kızılırmak Delta. This number refers to 70% of all birds in Turkey and is the highest number of bird species determined in one specific field after Goksu Delta (332 species). When we compare the number of bird species breeding in Kızılırmak Delta with the others, we see that the number in Sultan Reed-Bed is almost 136 (1985) and almost same as in Kızılırmak Delta. In a bird species research made in 1989 in Goksu Delta, it has been observed that there are 59 species definitely breeding and 17 suspiciously breeding in the area. On the other hand, Kızılırmak Delta has the status of Ramsar and OKA and within its territory, there are 121 bird species definitely breeding and 19 possibly breeding. The existence and the number of typical wet fields in the area show the importance of the Delta. Among the birds breeding in Kızılırmak Delta, the following ones are breeding in the field: Pelecanus, crisbus, Botaurus stellaris (200-250), Egratta alba (11 – 15), Egratta garzetta (230), Ardea purpurea (475-500), Ciconia nigra (30-35), Ciconia ciconia (125-130), Platalea leucorodia (76) and Grus grus (40 – 50); whereas the following ones are breeding in the reed-bed: Circus aeruginosus (250-275), Rallus aquaticus (500 -700), Fulica atra (500 – 1.000), Locustella luscinoides (500 – 700), Acrocephalus melenopogon (1.000 – 1500), Acrocephalus scirpaceus (500 – 750), Acrocephalus arundinaceus (275 – 325) and Emberiza schoenicus (800 – 1200). Also Oxyura leucocephala, a unique bird species, is observed in the field in the breeding season but is not yet seen while breeding. Geleriç Forest is also a ideal place to breed for the members of Passeriformes team (approximately 35 species).              
Delta also has an international value as a place where water birds overwinter. According to the data of Mid-Winter Water Bird Counting realized in 1999, 2002 and 2005, there had been respectively 99 396, 23 745 and 182 456 waterbirds in the field. In the 2005 counting, the highest number of birds counted were Fulica atra, 57 186, and Anas crecca, 30.000.  
Kızılırmak Delta is of vital importance to the bird species which directly pass through Black Sea during the migration period. This is the only place where migratory birds that directly pass through Black Sea may get prepared for flying, may rest afterwards, may get fed and protected. In Spring, in this area, these birds get prepared for a long trip in which they will pass Black Sea and get sheltered here after the migration in Autumn and with this characteristic, it’s the only wet area on the Black Sea coast to host these birds. This is why, its existence is of utmost importance to many bird species whose number increase to a serious level during migration periods. 
There are also seagull flocks ((Larus minutus, around 50.000) that rest for a couple of days in the delta at the end of March-beginning of April. Swallows (Hirundo rustica, 50.000 – 75.000) and sand swallows (Riperia riperia, 100.000) are the migratory birds that mainly pass over the delta in April and May. These birds use the delta not only for fuel delivery but also for settlement through the night 
The total number of birds passing over Kızılırmak Delta is about one-two millions.
Kızılırmak Delta Important Plant Area (OBA, its abbreviation in Turkish), located in the place where Kızılırmak flows into Black Sea, is a mosaic of wet fields, hydrophilic areas, forestries and sand dunes. OBA, the largest wet field on the Black Sea coast of Turkey, is an important area with its natural habitats and rich ornitologic character. Its flora is composed of some world-wide species such as jurinea kilae and some nation-wide known unique plantal taxons.
Preserving the Nature

A large part of Kızılırmak Delta OBA (the part between Bafra, 19 Mayıs and Alacam borders) was taken under protection in 21.04.1994 as a 1st Degree Natural Protected Area. Furthermore, Cernek Lake and its surrounding were declared to be a Wildlife Protection Area (4000 ha) in 1984. The Ministry of Public Works and Environment, in cooperation with DHKD, put into force an Environmental Plan in 1996 which states the usage principals of the fields within the delta. Furthermore, OBA was declared as a Ramsar Field in 1998 within the framework of Ramsar Convention to which Turkey is a party.

TÜRKÇE VE İNGİLİZCE...SARI ALTININ HİKAYESİ (BAFRA TÜTÜNÜ) / HISTORY OF YELLOW GOLD (BAFRA TOBACCO)

SARI ALTININ HİKAYESİ (BAFRA TÜTÜNÜ)
Atalarımız Zahmetsiz aş olmaz demişler, gerçekten çok doğru.

Türkçe ve ingilizce olarak....BAFRA DAMAK TATLARI VE MAHALLİ YEMEKLER/CUISINE OF BAFRA AND ITS DELICIOUS LOCAL TASTES

BAFRA DAMAK TATLARI VE MAHALLİ YEMEKLER

İlçemizde ki meşhur yöresel yiyecekler şunlardır:

Türkçe ve ingilizce olarak ....BAFRA’DA DÜZENLENEN SOSYAL, KÜLTÜREL, SANATSAL SPORTİF ETKİNLİKLER ŞENLİK VE FESTİVALLER

BAFRA’DA DÜZENLENEN SOSYAL, KÜLTÜREL, SANATSAL SPORTİF ETKİNLİKLER ŞENLİK VE FESTİVALLER

INFORMATION ABOUT BAFRA

INFORMATION ABOUT BAFRA


Atatürk, bağımsızlık ve Bağımsızlığın önemi

ATATÜRK, BAĞIMSIZLIK VE BAĞIMSIZLIĞIN ÖNEMİ
Atatürk Diyor ki
Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasî, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. Biz, bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz." 1921 (Nutuk II, s. 623-624)
"Milletimiz ve Bağımsızlık Esası, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas, ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla temin olunabilir. Ne kadar zengin ve refaha kavuşturulmuş olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık olamaz. Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden mahrumiyeti, beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağı dereceye düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Halbuki, Türk'ün haysiyet ve onur ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet, esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Bundan ötürü, ya bağımsızlık, ya ölüm!" 1919 (Nutuk I. .s. 13)
"Biz barış istiyoruz dediğimiz zaman Tam bağımsızlık istiyoruz dediğimizi herkesin bilmesi lâzımdır. Bunu istemeye hakkımız ve kudretimiz vardır. On sene, yirmi sene sonra aşağı görülerek ölmektense, şimdiden şeref ve haysiyetle ölmeyi üstün tutmalıyız." 1923 (Atatürk'ün S.D. II. s. 89)
"Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben, milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım! Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması, mutlaka o milletin hürriyet ve bağımsızlığına sahip olmasına bağlıdır. Ben şahsen, bu saydığım özelliklere çok ehemmiyet veririm ve bu özelliklerin kendimde varlığını iddia edebilmek için milletimin de aynı özellikleri taşımasını şart ve esas bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evlâdı kalmalıyım! Bu sebeple millî bağımsızlık, bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketen menfaatleri gerektirdiği takdirde insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet gereğinden olan dostluk ve siyaset münasebetlerini, büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin de bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım!" 1921 (Atatürk’ün S.D.III., s.24)


Mehmet Akif Ersoy için

Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1922 yılında söylemiş olduğu "Türkiye halkı, asırlardan beri hür ve bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı bir yaşama gereği saymış bir milletin kahraman evlâtlarıdır. Bu millet, bağımsızlıktan uzak yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır!”  sözleri ebediyete söylenmiş İstiklal Marşımızı da en anlamlı ve güzel bir şekilde ifade etmektedir.
İstiklâl Marş’ımızı değerlendirirken, yazıldığı devri göz önünde bulundurmak lâzımdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 12 Mart 1921 tarihinde dört defa ayakta dinleyerek İstiklâl Marşı olarak kabul ettiği bu şiir, o yılların kutsal ve heyecanlı havası ile doludur. Onu o devir Türk edebiyatının en büyük sairlerinden biri olan Mehmet Akif yazmıştır. Mehmet Akif bugün, şiirlerinde sosyal duyguları anlatan, söylediklerini gerçekten duyan bir şairimizdir. İstiklâl mücadelesinin başladığı ilk günlerden itibaren gazete yazılarıyla, vaazlarıyla, hutbeleri ve şiirleriyle halkın mücadele bilincine ulaşması için elinden geleni yapan Mehmet Akif, İstanbul’da durmamış ve Anadolu’yu belde belde, köy köy dolaşarak İstiklal mücadelemizin önemini anlatmıştır.  Halkın bilinçlenmesinde faaliyetleriyle büyük emek sarf eden Akif, 1920’de Büyük Millet Meclisi’ne Burdur Mebusu olarak girmiş ve mücadelenin ruhunu, gerçek mahiyetini bu defa da halkın mümessillerine anlatmaya çalışmıştır. Çünkü mebusların bir kısmı büyük ümitsizliğe kapılmışlardır.
İstiklâl Savaşı'na bütün varlığı ile katılan Mehmet Akif Ersoy,  bu savaşa iştirak edenlerin duygu ve inançlarına bizzat sahip olduğu için, onlara en iyi tercüman olmuştur. Şiiri söyleyen Akif olmakla beraber, aslında o, kendi beni ile birleştirdiği Türk milletinin duygu ve inancını dile getirir. Burada Akif'in yaptığı, o yıllarda en olgun seviyeye ulaşan şiir kudretiyle bu ortak imana, bütün milletin benimseyebileceği bir şekilde üslûp ve ifade vermek olmuştur.
Mehmet Akif, Ankara’daki günlerini Taceddin Dergâhı’nda geçirirken, Garp Cephesi Kumandanlığı askerleri şevklendirecek bir marş yazılmasını arzu etmiş ve Eğitim Bakanlığı bu hususta bir yarışma düzenlemiştir. Kazanacak şairimize para ödülü verilecektir. Yarışmaya 724 şiir gelmiştir. Fakat bunlar arasında, mücadele şuurunu istenen idrak seviyesinde ve istenen belâgatte işleyen şiir yoktur. İstiklâl mücadelesini ebedileştirecek mısralar, ancak mukaddes değerler uğruna yapılan mücadelenin ruhunu taşıyan ve bunu bütün benliğinde hisseden bir kalemden çıkabilirdi. İlk akla gelen Mehmet Akif’ti. Bakan Hamdullah Suphi, Mehmet Akif ‘in marşa ödül koyulması nedeniyle katılmadığını öğrenince şaire yazdığı mektupta ödül konusunun uygun bir şekilde çözümlenebileceğini ve yarışmaya katılmasını belirtir: Bunun üzerine zafere en fazla inanmış ve bu inancı her fırsatta dile getirmiş olan Akif, İstiklâl Marşı mücadelesini abideleştiren şiiri yazmaya başladı. İman ve ümit Akif’e marşı yazdıran iki temel güçtür. Taceddin Dergâhı’nda bir gece yarısı yaşadığı his yoğunluğu esnasında, rivayetlere göre bir kalem aramış, bulamayınca da eline geçirdiği bir çiviyle bağımsızlık heyecanının doruk noktasına çıktığı mısraları, hemen kaydetmek telaşıyla duvara kazımıştır:
 “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
 Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım!
 Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım.
 Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.”
Paltosu olmayan Akif kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan “Darülmesai “ ye bağışlar.
İstiklal savaşımızı ve o günün şartlarını asla unutmamalıyız

İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif Ersoy

MEHMET ÂKİF ERSOY (1873 - 1936)

Yaşadığım Şehirden manzaralar


Türk Bayrağını Kullanma

Türk bayrağının standartları, çekilmesi ve indirilmesine dair esaslar, kullanılabileceği yerler ve bayrağa saygı kuralları, yasaklar, 24 Eylül 1983 tarih ve 2893 sayılı "Türk Bayrağı Yasası" ile 17 Mart 1985 tarih ve 85/9034 sayılı "Türk Bayrağı Tüzüğü" hükümlerinde belirtilmiştir.

Yurt dışındaki Türk resmi ve milli binalarında bayrağın kullanılışında mahalli ve milletlerarası uygulamalar göz önünde tutulur.

 Genellikle yabancı bir temsilciliği ülkesine kabul eden devlet, o temsilciliğin bayrağının temsilcilik ikametgâhına, resmi işlerinin görüldüğü binalara çekilmesine ve temsilcinin otomobilinde kullanılmasına izin verir.

 Bunlar ayrı binalarda olduğu takdirde, maliye, ticaret ve turizm ataşelikleri de dâhildir. Bazı ülkeler, aynı şehirde diplomatik temsilcilik bulunduğu takdirde, konsolosluk binasına ve konsolos taşıtına bayrak konulmasına izin vermezler veya resmi hizmette kullanılması şartına bağlarlar.

 Prensip itibariyle bayrak sabah saat 08.00'de çekilir ve gün batımında indirilir.

 Milli bayram resmi tatil ve hafta tatiline girildiğinde tatilin başladığı saatte çekilir ve tatil sonunda gün batımında indirilir.

 Çok rüzgârlı havalarda bayrağın yırtılmasını önlemek amacıyla bayrak gönderden indirilebilir.

 Dış temsilcilik binalarına sadece milli bayrak çekilir. Bunun, istisnası, devlet başkanının temsilciliği ziyaretidir. Bulunulan ülkede bu seviyede bir ziyaret halinde, devlet başkanı forsu nezaket gereğince mahalli uygulamaya göre temsilcilik binasına çekilir.

 Devlet başkanı forsu, devlet başkanının temsilciliği ziyareti süresince kullanılır. Makam taşıtlarında bayrak sağ ön çamurluğun üstün tepesinde ay-yıldız bulunan kromajlı küçük direğe çekilir. Bayrakla birlikte fors da çekilmesi gerektiğinde, fors çamurluğun üzerindeki direğe çekilir.

Makam sahibi içinde olmadıkça taşıta bayrak çekilmez. Bayrak resmi vesilelerle makam taşıtlarına takılır. Özel gezilerde bayrak çekilmez.

Bulunulan ülkede kargaşalık olduğunda ve ya herhangi bir sebeple ilgili yabancı ülke temsilcisine karşı reaksiyonun varlığı halinde, taşıta bayrak çekerek halkı tahrik etmekten kaçınmak daha uygun olur.

Türk bayrağı yasası gereğince, bayrak 1O Kasım günü Türkiye'de ve dış temsilciliklerimizdeki resmi ve milli binalarda yas alameti olarak yarıya çekilir.

Bayrağın yarıya çekileceği diğer haller, Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak, başbakanlıkça saptanır.

Dış temsilciliklerimiz bulundukları ülkede ilan edilen yas günlerinde de bir saygı göstergesi olarak Türk bayrağını yarıya indirirler.

 Yarıya indirilecek bayrak, önce gönderin tepesine kadar çekilir, sonra yavaş yavaş yarı seviyesine yakın bir yere kadar indirilir.

 Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bayrak hiçbir zaman, Anıtkabir'deki ise 1O Kasım dışında indirilmez.

 Birkaç bayrağın bir arada kullanılmasını gerektiren resmi ziyaret ve törenlerde, konuk devlet bayrağı, tören alanındaki şeref locasına veya konuğun kaldığı binanın ana girişine yüzümüzü döndüğümüzde, Türk bayrağının solunda yer alır.

Şehit cenazesi hariç, Türk bayrağı özel amacı dışında örtü, eşarp, elbise parçası olarak kullanılamaz.

Bayrak, direğe hızlı çekilir, yavaş indirilir.

 Solmuş veya hırpalanmış bayrak, usulüne uygun biçimde imha edilir, asla çöpe atılmaz.