31 Ağustos 2013 Cumartesi

TÜRKÇE VE İNGİLİZCE...SARI ALTININ HİKAYESİ (BAFRA TÜTÜNÜ) / HISTORY OF YELLOW GOLD (BAFRA TOBACCO)

SARI ALTININ HİKAYESİ (BAFRA TÜTÜNÜ)
Atalarımız Zahmetsiz aş olmaz demişler, gerçekten çok doğru.



 Ancak tütün ziraati ile uğraşanların Aş” için çektikleri herhalde biraz daha fazladır. İşin çokluğundan, zahmetinden müstahsil, günlerce sıcak yemek yüzü görmeyebilir. Fakat bu halinden hiç şikayetçi değildir. Zira bilir ki, geçimi için çalışması, çok çalışması lazımdır. Tütünün iyi para etmesi için ona iyi bakması, işlemesi, değerlendirmesi gerekir.
       Çalışmasının saati yoktur. Boşa geçen zaman aleyhinedir. Günlerce, aylarca gece-gündüz demeden çalışır, amacı hem aile bütçesine, hem de temel ihraç mallarından olduğu için tütünü ile memleket ekonomisine katkıda bulunmaktır. Bunun şuurundadır Bafra çiftçisi.
       Tütün tohumları mart ayı içinde “Fidelik” denilen toprağı kabartılmış tarlalara ekilir. Fideliklerdeki tohumun sağlıklı yeşermesi için itinalı bakım yapılır. Tarlalar özellikle “Mavi Küf hastalığı ve “Dana Dişi” zararlısına karşı koruyucu ilaçlarla ilaçlanır. Tütün fideleri toprak üzerine çıktığı andan itibaren 2 günde bir, arasında yabancı otlar ayıklanır ayrıca her gün akşam serinliğinde sulanır.
       Dikim dönemi genellikle mayıs ayındadır. Artık bir başkadır Bafra’nın köy havaları. İnsanları daha süratlidir, insanları daha faaldir. Kaybedeceği bir dakikası yoktur. Büyük-küçük seferber olunur. Bu “Tütün Seferberliğidir” “Rahatlık” mefhumu kalkmıştır. Yediden yetmişe eli, ayağı tutan her aile ferdi bu seferberlikte görevlidir.
       Sabah ezanında kalkılır, tarlalarda yetişen fidelerin en iyileri seçilir, köküyle çıkarılır. Düzenli bir şekilde sepetlere konulur, tarlaya revan olunur. Bütün bu işler güneş doğana kadar yapılır.
       Tarlada “Karık” denilen sıralar açılır. Kadınlar bu sıralara dizilirler. Ellerinde “İbrik” ve “Sirviç”, tütün fidelerini dikmeye başlarlar. Bu tütünün en yorucu ve en bıktırıcı safhasıdır. Kızgın güneş altında iki büklüm beller tek tek dikilen fideler...İnsanın ekmek kavgasına olan engin hürmetinden doğan sabır.” Karık”ın ucuna bakılmaz, çünkü bakılırsa yılgınlık duyulabilir.
       Artık alınlardan akan terler toprakla birleşmektedir. Bu birleşme günlerce, haftalarca sürer. Tütün dikme bittiği zaman bu, “Kurtancalıkla kutlanır. Bunun bir diğer ismide “Helva Töreni”dir. Yenilen helvalarla iş tatlı bir şekilde bitirilir, dualar yapılır bu tadın bozulmaması, devamı niyaz edilir.
       Dikimden sonra üretici gözünü gökyüzüne diker. Masmavi boşlukta bulut arar. Yağmur ister. Çünkü, yağmur yağmazsa, fide büyümez bodur kalır. Hatta kurur. Fakat her defasında Allah onların yardımcısıdır. Yağmur yağar, toprakla beraber gönüllere de su serpilir. Ve o çorak tarlanın ortasından yavaş yavaş sarı altın” yükselmeye başlar. Eller havada, dillerde dua... Gönüller birleşmiş... Yüzlerde tatlı bir tebessüm.
       Birkaç gün sonra “Çapa başlar” başlar. Kazmalar elde, türküler dilde, üçüncü safha devam eder tütüncülükte.
  Diplerin havalanmasıyla daha bir canlılık kazanır fideler. Sanki gökyüzüne çıkmak isterler. Serpilir, büyürler. Yaprak yaprak tütün olurlar.
    Sıra tütünün kırılmasına gelmiştir. Her gün sabah ezanından önce tarlaya gidilir. Tek tek, yaprak yaprak kırılır. Sabırla, sevinçle haftalarca devam eder bu. “Mavi Küf’denilen korkunç afet vurmayana kadar “O” gelirse önce bütün yapraklar, sonra bütün kökler boyun büker. Tıpkı kendilerini yetiştiren kendilerine bakanlar gibi...
Kırılan tütünler iplere iğne ile dizilir...Tek tek ve büyük bir itina ile... büyük bir emekle, dizilerde dizilir. Binlerce... onbinlerce... milyonlarca yaprak.
       Sabır...sabır...hep sabırla. Onu ilk gören birine “Al sana on bin lira, şu bir sepetin tütününü tek tek say” deyin. Saymaz, üşenir, usanır. Ama o üretici her gün, böyle iki üç, bazen 4-5 sepet tütünü değıl saymak, iğne ile ipe dizer. Herhalde, “sabır” denilen şeyin en büyük imtihanlarından birisi de tütün dizimi olsa gerek. Ancak, çiftçimiz bu imtihanı hep başarı ile verir.
       Dizilen tütün kurutulmak üzere 10-15 sıra halinde “Salaç”lara asılır. Güneşten son defa nasibini alan tütün artık “sarı altına dönüşmüştür.
       Kuruyan tütün iplerinin üçü bir araya getirilip “Hevenk” yapılır ve “Mağzaya konur.
       Sonbaharın sonunda, tütün satımına doğru, hevenk halindeki tütün yeniden ve yaprak yaprak bakımı gerçekleştirilir. Bakımdan çıkan tütün , özel sandıklarla preslenerek, “Tonga” haline getirilir. Bütün bu sayılan hizmetler yapılana kadar da yeni tütün mevsimi gelir çatar.

       Kısacası bir dönemlik tütüne bir yılı aşkın süre ile emek ve göznuru sarfedilir.

       Yetiştirilen tütün ya Tekel’e ya da tüccara satılır.

       “Sarı Altın” atölyelerde maharetli işçilerimizin ellerinde bir kere daha ve yine yaprak, yaprak bakımdan geçirilir. AĞ (A Grad), BG (B Grad), KP (Kapa), DKP (Duble Kapa) ve KR (Kırık) diye kalite bakımından 5 grupta tasnif edilerek 25’er Kg.’lık standart balyalar haline getirilir.

            Bilahare kalite ayrımı yapılarak balyalar haline getirilen Sarı Altın sigara yapılmak üzere yurdumuzun muhtelif illerindeki sigara fabrikalarına nakledilir. Bafra tütünü dünyanın en kaliteli ve aranan tütünü olmuştur. Yıllarca Bafra ekonomisini omuzlarında taşımış olan tütün ve tütün üreticisi günümüzde azalmıştır.
            Nesillerimize tütünü aktarmak bizlerin bir borcu olmalıdır. Bu nedenle  tütünün her safhasını  ve ilk günden bu güne kullanılan tüm aletlerini makinelerini içerisine alan bir TÜTÜN MÜZESİNİ kurmak gerekir…..

HISTORY OF YELLOW GOLD (BAFRA TOBACCO)
There is a popular motto that says: “No gain without pain”. This is completely true. In fact, the pain suffered by people who deal with tobacco cultivation is a little more. Not only do they suffer from the huge, tiring amount of work but also from not being able to eat hot food for days. However, they never complain. They always know that to gain, they need to work a lot. To sell the tobacco at a good price, they need to look it after, care and process.
Tobacco cultivators work day and night. Time passes and works against them. They contribute both to their family budget and also national economy as tobacco is one of the basic import products. They are the farmers of Bafra who are very well aware of their mission.
            Tobacco seeds are cultivated in March, on the fields (called as Seedbeds) whose soil is puffed up. For seeds cultivated on seedbeds come into leaves in a healthy way, conscientious care is given. Especially to prevent “Blue Mold Fungus” and “Mole Crickets”, fields are disinfected. As soon as the tobacco seeds come out of the soil, wild grass is picked and the soil is irrigated once in two days.
       The cultivation starts mostly in May. The weather in villages of Bafra becomes milder. People get faster and more active. They cannot stand spending even a minute without working. Elders & youngsters start working all together. This refers to a “Declaration of Mobilization for Tobacco”. Leisureliness does not exist in their dictionaries. All family members who are still in good health take responsibility in this mobilization.
       They wake up with the morning azan, choose the best seeds from the ones cultivated in the fields and remove them with their roots. Then they place them all neatly in boxes and set off. They do all these before the sun rises.
       Lines that are called “Karik” are drawn on the field. Women are lined up accordingly and start implanting the tobacco seeds with “Ibrik” and “Sirvic” (water-cans) in their hands. This is the most tiring and boring stage of tobacco process. The sun gets directly overhead and bent double bellies try to implant the seeds one by one…It’s the patience arising out the respect to one’s bread & butter. They never look at the end of “Karik” because if they do, they might lose heart.
       Now the sweats dropping out of their foreheads unite with soil. This continues days, even weeks. When the implanting process ends, the farmers celebrate that with “Kurtancalik” or as in its other name “Helva Toreni” (Halvah Ceremony). Farmers eat halvah all together and so complete the process in a sweet way. They pray and wish the same, sweet process for the next time.        

       Now it’s the time for farmers keep looking at the sky and search for some rain clouds because if it does not rain, then the seeds do not grow and stay chunky, even get dry. But each time, God helps them and it rains. Both the soil and their hearts get refreshed. After this, the “yellow gold” starts growing in the middle of the barrens. Hands up rise, prays in the mouths, hearts get together, faces smile…
       Few days further, “Anchor” stage starts. Picks are hold, folk songs are sung and the third stage is passed. As soon as the roots get some air, they get alive and seem like they want to reach the sky. They soon turn into tobacco leaves.
       It is now the time for harvesting the crop. Farmers go to the field everyday before morning azan. They harvest the tobaccos, leaf by leaf. They continue doing so for weeks with patience. They try to complete this process before the natural disaster, “Blue Mold Fungus”, hits the tobaccos; because if it hits, then first the leaves, then all seeds droop.
The harvested tobaccos are lined up on the ropes with needles…One by one, with utmost attention…tremendous efforts. Thousands…ten thousands…millions of leaves.
       Patience becomes their guide…patience all the time. Try telling this to one of these farmers: “Here you are, ten thousand liras. Take it and count the tobacco leaves in this basket.” You’ll see that she/he will be too lazy to count the leaves. But the same farmer, during the harvest stage, lines up the same number of or even more leaves with needle. This might be their patience contest in which our farmers always succeed.
       The lined tobaccos are hanged in the “Salacs” in 10-15 rows. The tobacco that gets some sun shine for the last time is now called as “yellow gold”.
       Three dried tobacco rows are gathered and “Hevenk” (a bunch) is prepared. Then it is placed in the “Magza” (shop).
       At the end of autumn, when tobacco sale starts, tobacco bunches are controlled once more. The controlled leaves are pressed in special boxes and turned into “Tonga”. The time when all these processes are completed coincides with the time when new tobacco season is about to start.

       Shortly, to procure the seasonal tobaccos, farmers show huge efforts whole year.

       After the final process is over, tobaccos are sold to Tekel or merchants.

       “Yellow Gold” undergoes maintenance in workshops in our skillful employers’ hands. It is classified in 5 groups “AG (A Grad), BG (B Grad), KP (Kapa), DKP (Duble Kapa - Double) and KR (Kırık- Cracked)” and is wrapped in standard 25 kg bales.

            These bales are next transported to cigarette factories located in several different cities of our country. Bafra tobacco has been the most qualified and wanted tobacco of the world. It has also been the milestone in Bafra economy for years. Unfortunately, the number of Bafra tobacco cultivated and also the tobacco farmers have decreased lately.
            It should be our duty to leave tobacco as a legacy to next generations and this is why a TOBACCO MUSEUM is needed to be established where one may witness the stages in tobacco production and find all equipments, machineries used in tobacco cultivation…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder