1 Eylül 2013 Pazar

İşte Dostluk ve Arkadaşlık

Hatasız dost arayan dostsuz kalır. İnsanlarda hata ve kusur aramakla uğraşırsak yalnız kalırız. Hatta kendi kusur ve hatalarımızı göremeyiz. Kim eksik değil ki ?  Doğrusu insanlarda ki güzellikleri aramaktadır. Bu anlayış kayıtsızlık ve ölçüsüzlük olarak anlaşılmamalıdır. Elbet de oturduğumuz kalktığımız yol arkadaşlığı dostluk yaptığımız insanlarda ölçülerimiz olacaktır.
“Savaşın en kanlı günlerinden biri.. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu ve:
" Teğmenim. Fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?.."
Delirdin mi? der gibi baktı teğmen...
" Gitmeye değer mi?. Arkadaşın delik deşik olmuş...Büyük olasılıkla ölmüştür bile.. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın.."
Asker ısrar etti ve teğmen "Peki " dedi..
" Git o zaman.." İnanılması güç bir mucize.. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü.. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen,kanlar içindeki askeri muayene etti.. Sonra onu sipere taşıyan arkadaşına döndü:
" Sana değmez! Hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim.
Bu zaten ölmüş.."
" Değdi teğmenim. " dedi asker..
" Nasıl değdi? dedi teğmen.. Bu adam ölmüş görmüyor musun?."
" Gene de değdi komutanım.. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı.. Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için.."
Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı
" Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı.
" Geleceğini biliyordum..."

Acaba böyle arkadaşlarımız var mı? Ya da biz böyle bir arkadaşmıyız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder